Kralın Muhafızları ve Ailesi: Şeriat ve Tasavvufa Dair Temsilî Bir Hikaye
Fatih Guvenen Fatih Guvenen

Kralın Muhafızları ve Ailesi: Şeriat ve Tasavvufa Dair Temsilî Bir Hikaye

Islam dünyasında, tarih boyunca devam edegelen bir gerilim vardır — zaman zaman ümmeti derinden sarsan, hatta parçalanma noktasına getiren bir gerilim.

Evet, burada İslam’ın iki büyük geleneğinden, iki “kanadından” söz ediyorum: Şeriat kanadı — yani klasik İslami ilimler — ve Tarikat kanadı — yani tasavvuf yolu. Asırlar boyunca bu iki gelenek birbirlerine genellikle saygı göstermiş, her iki alanda da derinleşmiş birçok âlimler yetişmişse de, zaman zaman ciddi gerginliklerin, birbirlerini tekfir’e varan kavgaların yaşandığı da herkesin bildiği bir gerçektir.

Islam’ın bu iki yüce kanadının ilişkilerinin  hakiki mahiyetini çok güzel anlatan meşhur bir benzetme vardır: Şeriat insanın vücudu, tasavvuf da ruhudur. Beden ruhsuz yaşayamaz, ruh da bedensiz var olamaz. Bir başka teşbihte, Şeriat aklı, Tarikat ise kalbi temsil eder; ya da biri imanın erkek yönünü, diğeri kadınsı yönünü temsil eder. Tüm bu benzetmeler, iki geleneğin rekabet için değil, birbirini tamamlamak için var olduğunu ifade ederler.

Ben de bu ilişki üzerine tefekkür ederken, zihnimin gözüne çok canlı bir başka teşbih belirdi. Diğer bütün benzetmeleri de içine alan çok canlı bu temsilî hikayeyi paylaşmak istedim.

Read More